Ben Mert, 30 yaşında, genelde sakin bir hayat süren biriyim. Ama o gece, bir hastane koridorunda başlayan beklenmedik bir an, hayatımın en yoğun ve karmaşık hikayesine dönüştü. Her şey bir kaza ile başladı, ama sonu bambaşka bir yere vardı.
Bir akşam işten dönerken bisikletimle kaydım, kolumda ufak bir sıyrık ve hafif bir ağrı vardı. Acile gitmeye karar verdim, büyük bir şey değil diye düşünüyordum. Hastaneye vardığımda gece vardiyası yeni başlamıştı, etraf sessizdi, sadece birkaç hasta ve personel vardı. Kayıt yaptırdım, bekleme salonunda oturdum. O sırada o geldi: Hemşire Ayşe, 27 yaşında, kısa siyah saçları, yorgun ama parlak gözleriyle dikkat çeken biri. “Mert Bey, sıra sizde,” dedi, gülümseyerek. Odaya geçtik, kolumu kontrol etti, “Pansuman yapalım, bir şey yok,” dedi, ama eli tenime değdiğinde garip bir his sardı içimi.
Pansuman yaparken sohbet etmeye başladık. Ayşe, gece vardiyalarının onu nasıl yorduğundan, ama işini sevdiğinden bahsetti. “Hastane hep böyle sessiz mi?” dedim, gülerek. “Gece olunca evet, ama bazen sessizlik başka şeyler getirir,” dedi, gözlerime bakarak. O an bir şey kıvılcımlandı, ama bastırdım. İşini bitirdi, “İyi olacaksın,” dedi, ama ben kalkmak istemedim. “Biraz daha kalabilir miyim?” dedim, şaka yollu. Güldü, “Neden olmasın, ama burada değil,” dedi, sesinde bir davet vardı.
Gece ilerledikçe hastane daha da boşaldı. Ayşe, “Mola verdim, hadi kantine inelim,” dedi. Kantin kapalıydı, ama koridorda bir köşede oturduk, kahve makinesinden iki bardak aldık. Sohbet koyulaştı, gurbetten, hayallerden, yalnızlıktan bahsettik. Bir ara elini masaya koydu, parmaklarımız birbirine değdi. “Burada böyle şeyler olmaz sanırdım,” dedim, gülerek. “Ben de,” dedi, ama gözleri başka bir şey söylüyordu. Ayağa kalktık, koridorun loş ışıkları altında yürüdük, bir ara boş bir odaya girdik, kapıyı kapattı.
O an her şey değişti. Bana yaklaştı, dudakları dudaklarıma değdi, ilk öpücüğümüz hızlı ama yumuşaktı. “Ya biri gelirse?” dedim, nefes nefese. “Gece nöbeti uzun, kimse fark etmez,” dedi, gülümseyerek. Ellerim beline kaydı, o da bana sarıldı. Hastane odasının soğuk havasına inat tenlerimiz ısındı. Yatağa oturduk, öpüşmelerimiz derinleşti, ellerim üniformasının düğmelerine gitti, o da gömleğimi sıyırdı. Her şey sessizce ama tutkuyla gelişti, hastanenin steril kokusu nefeslerimizle karıştı. “Bu çılgınlık,” dedim, gülerek. “Ama güzel bir çılgınlık,” dedi, gözlerime bakarak.
Bir süre öyle kaldık, sonra koridora geri döndük, ama gözlerimiz hâlâ birbirindeydi. “Tekrar yapar mıyız?” diye sordum, şakayla. “Belki, ama bir dahaki sefere kolunu kırma,” dedi, kahkaha attı. Gece nöbeti bitene kadar birkaç kez daha karşılaştık, her seferinde bir an çaldık. Sabah hastaneden çıktığımda kolumdaki sıyrık unutulmuştu, ama Ayşe’nin dokunuşu aklımda kalmıştı. O uzun gece, hastane koridorlarında sessiz bir çığlık gibi yankılandı, ve ben o anı hep hatırlayacağım.
Oturduğumuz evin hemen arka sokağında tek ...
Ben Ender uzun boylu,iri vücutlu, esmer, y...
selam arkadaşlar sizlerle iki anımı palaşm...
Adım Berk. 18 yaşındayım. Annem Deniz ise ...
Ben şu anda 33 yaşında evli biriyim. Benim...