Ben İpek, 18 yaşında, lisenin son yılında, hayatı henüz tam anlamıyla keşfetmemiş biriyim. Okul, sınavlar, arkadaşlar arasında geçen günlerim hep aynıydı, ama o bahar, sınıfımdan Berke ile yaşadığım anlar, içimde ilk kez bir çiçeğin açmasına neden oldu. Her şey masum bir bakışla başladı, ama çok başka bir yere vardı.
Her şey nisan ayının bir öğleden sonrası okulda başladı. Berke, 18 yaşında, uzun boylu, sessiz ama gözleriyle konuşan bir çocuktu. Aynı sınıftaydık, ama şimdiye kadar pek muhabbetimiz olmamıştı. O gün matematik dersinden sonra bahçede oturuyordum, elimde bir defter, bahar havasını içime çekiyordum. Berke yanıma geldi, “İpek, ödevi yaptın mı?” dedi, gülümseyerek. “Yarısını, sen?” dedim, gözlerim onunkilere kaydı. “Ben de öyle, yardım eder misin?” dedi, ve o an bir şey değişti. “Tabii,” dedim, kalbim nedensiz hızlanmıştı.
Bahçede bir banka oturduk, defterlerimizi açtık, ama matematikten çok birbirimize bakıyorduk. “Hava çok güzel,” dedi, gözleri bahar dallarına kaydı. “Evet, insan içinden bir şeyler yapmak geliyor,” dedim, şakayla. Bana döndü, “Mesela ne?” dedi, sesinde bir merak vardı. “Bilmem, belki dolaşmak,” dedim, ama içimde başka bir şey kıpırdanıyordu. Okul çıkışı, “Hadi parkta yürüyelim,” dedi, ve ben de kabul ettim. Çantalarımız omzumuzda, bahar kokusu burnumuzda, parka doğru yürüdük.
Parkta bir gölgelik bulduk, çimlere oturduk. Berke çantasından bir şişe su çıkardı, “Paylaşır mıyız?” dedi, gülerek. “Tabii,” dedim, ama suyu içtikten sonra dudaklarımız birbirine çok yakın kaldı. O an göz göze geldik, “İpek, seninle burada olmak garip bir şekilde güzel,” dedi, fısıltıyla. “Ben de öyle hissediyorum,” dedim, ve o an dudakları dudaklarıma değdi. İlk öpücüğümüz kısa ama sıcaktı, bahar rüzgarı saçlarımı uçururken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. “Ne yaptık biz?” dedim, gülerek. “Bilmem, ama pişman değilim,” dedi, ve elimi tuttu.
Biraz daha oturduk, öpüşmelerimiz derinleşti, ellerim omuzlarına kaydı, onun elleri belimde dolaştı. “Ya biri görürse?” dedim, endişeyle. “Kimse yok, sadece biz varız,” dedi, gülümseyerek. Çimlerin üstünde birbirimize sarıldık, her şey masum ama bir o kadar da heyecanlıydı. Okul üniformalarımız hâlâ üzerimizdeydi, ama tenlerimiz birbirine değiyordu. “Bunu hayal etmiş miydin?” diye sordum, nefes nefese. “Seninle evet,” dedi, ve beni kendine çekti. Bahar dalları üstümüzde sallanırken, zaman durmuş gibiydi.
Akşamüstü eve dönmek zorunda kaldık, ama parkta geçirdiğimiz o saatler aklımdan çıkmadı. Ertesi gün okulda göz göze geldik, koridorda gülümsedik, ama kimse bir şey anlamadı. Hafta sonu yine buluştuk, bu kez evlerimizden birinde değil, bir piknik alanında. Çantalarımızda sandviçler, battaniyede oturduk, konuşurken yine yakınlaştık. Öpüşmelerimiz daha cesur oldu, ellerimiz birbirini keşfetti, ama sınırları aşmadık. “Bu bizim sırrımız mı?” dedim, gülerek. “Evet, en güzel sırrımız,” dedi, ve bana sarıldı. O uzun günler, baharın içimde açtığı ilk çiçek oldu, Berke ile geçirdiğim her anı hatırlıyorum.
Oturduğumuz evin hemen arka sokağında tek ...
Ben Ender uzun boylu,iri vücutlu, esmer, y...
selam arkadaşlar sizlerle iki anımı palaşm...
Adım Berk. 18 yaşındayım. Annem Deniz ise ...
Ben şu anda 33 yaşında evli biriyim. Benim...