Aynadaki İkinci Gölge

Aynadaki İkinci Gölge

Ben Ceren, 26 yaşında, hayatı hep kendi kurallarımla yaşayan biriyim. Erkekler ilgimi çekmedi hiçbir zaman, ama içimde bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordum. Ta ki o gece, en yakın arkadaşım Eda ile aramızda başlayan o anlar, beni aynada başka bir gölgeyle tanıştırana kadar. Her şey dostlukla başladı, ama çok başka bir yere vardı.

Her şey bir cuma akşamı evimde başladı. Eda, 24 yaşında, kısa boylu, kıvırcık saçlı, her zaman enerjik ve biraz da gizemli bir kız. Üniversiteden beri en yakın arkadaşımdı, sırlarımı paylaşırdım, ama o geceye kadar hiçbir şey bu kadar derin olmamıştı. “Hadi film izleyelim,” dedim, kanepeye yayıldık. Bir şişe şarap açtık, ışıkları kıstık, ekranın loş ışığı odada dans ediyordu. Eda yanıma oturdu, bacaklarımız birbirine değdi, ama ilk başta önemsemedim. Film romantik bir sahneye geldiğinde, “Keşke biri bana böyle baksaydı,” dedi, gülerek. “Biri sana bakıyor zaten,” dedim, şakayla, ama gözlerim onunkilere kaydı.

O an bir sessizlik oldu. Eda bana döndü, “Ciddi misin?” dedi, sesinde bir merak vardı. “Bilmem, belki,” dedim, kalbim hızlanmıştı. Şarap kadehini masaya koydu, elini elimin üstüne yerleştirdi. “Ceren, seninle hep farklı bir şey hissettim,” dedi, fısıltıyla. O an içimde bir şey uyandı, korku mu, heyecan mı, bilemedim. Ona yaklaştım, dudaklarımız birbirine değdi, ilk öpücüğümüz yumuşak ama elektriklendi. “Ne yapıyoruz?” dedim, geri çekilip gülerek. “Bilmem, ama güzel,” dedi, ve tekrar öptü beni.

Kanepeye uzandık, ellerim saçlarına kaydı, onun elleri belimde dolaştı. Öpüşmelerimiz derinleşti, şarabın tadı dudaklarımızda karıştı. “Bunu hiç hayal etmemiştim,” dedim, nefes nefese. “Ben ettim,” dedi, gülümseyerek, ve tişörtümü sıyırdı. Tenlerimiz birbirine değdi, o an her şey gerçek oldu. Eda’nın nefesi boynumda, elleri kollarımda geziniyordu, ben de ona karşılık verdim. Kıyafetlerimiz birer birer yere düştü, ama acele etmedik, her anı keşfetmek istiyorduk. Oda loş ışıkla doluydu, gölgelerimiz duvarda dans ediyordu, sanki aynada ikinci bir ben vardı.

Gece ilerledikçe daha cesur olduk. Yatak odasına geçtik, kapıyı kapattık, dünya dışarıda kaldı. Eda beni yatağa yatırdı, “Güzel misin,” dedi, gözlerime bakarak. “Seninle evet,” dedim, gülümseyerek. Öpücükleri boynumdan aşağı kaydı, ellerim sırtında dolaştı, her dokunuş bir keşifti. Bedenlerimiz bir ritim buldu, nefeslerimiz birbirine karıştı. “Arkadaşlığımız bozulur mu?” dedim bir ara, endişeyle. “Hayır, bu onu daha güzel yapar,” dedi, ve beni kendine çekti. Saatler geçti, bazen durduk, birbirimize sarılıp güldük, bazen devam ettik, her anı dolu dolu yaşadık.

Sabah olduğunda yan yana uyandık, güneş ışığı perde arasından sızıyordu. Eda bana baktı, “Dün gece bir rüyaydı sanki,” dedi. “Gerçek bir rüya,” dedim, elini tuttum. Kahve yaptık, mutfakta oturduk, ama gözlerimiz hâlâ o gecenin izlerini taşıyordu. O uzun gece, Eda ile aynada bulduğum ikinci gölgem oldu, ve hayatım bir daha asla eskisi gibi olmadı.


8 Mart 2025 tarihinde yayınlandı, 25 kez okundu

En Çok Okunan Yazılar

Tüm Yazılar »